28 Ocak 2012 Cumartesi

Beni Güzel Hatırla


Beni güzel hatırla!
Bunlar son satırlar...
Farzet ki, bir rüzgârdım, esip geçtim hayatından,
ya da bir yağmur, sel oldum sokağında
Sonra toprak çekti suyu,
kaybolup gittim.
Belki de bir rüya idim senin için,
uyandın ve ben bittim.

Beni güzel hatırla!
Çünkü; sevdim seni ben, herşeyini...
Sana sırdaş oldum,
dost oldum,
koynumda ağladın.
Yüzüne vurmadım hiçbir eksikliğini.
Beni üzdün,
kınamadım.
Alışıktım vefasızlığa,
el oldun aldırmadım.

Beni güzel hatırla!
Sayfalarca mektup bıraktım sana.
Şiirler yazdım her gece,
çoğunu okutmadım.
Sakladım günahını, sevabını içimde
sessizce gittim...
Senden öncekiler gibi sen de anlamadın.

Beni güzel hatırla!
Sana unutulmaz geceler bıraktım,
sana en yorgun sabahlar...
Gülüşümü, gözlerimi, sonra sesimi bıraktım.
En güzel şiirleri okudum gözlerine baka baka.
Söylenmemiş "merhaba"lar sakladım her köşeye,
vedalar bıraktım duraklarda.
Ne ararsan bir sevdanın içinde,
fazlasıyla bıraktım ardımda.

Beni güzel hatırla!
Dizlerimde uyuduğunu düşün,
saçını okşadığımı,
üşüyen ellerini ısıttığımı,
mutlu olduğun anları getir gözünün önüne,
alnından öptüğüm dakikaları...
Birazdan kapını çalan kişi olabileceğimi düşün;
şaşırtmayı severim biliyorsun.
Bu da sana son sürprizim olsun;
şimdi, seninle yaşanan günleri ateşe veriyorum...

Beni güzel hatırla!

GİDİYORUM!

ORHAN VELİ KANIK 

27 Ocak 2012 Cuma

Siz, Saatleri..


Siz, saatleri yaşadınız. Zamantaşlarını.Niceldir saatler.Adsızdırlar.Renklerini,kokularını kişiselliklerden alırlar.

Aylar birbirinin içinden yürüyebilir.Ağustosta bile Marta gönderme vardır.Yine de gönderme mevsim mantığıyla sınırlıdır.

Günlerse bambaşka.Bir günün öbürünün önüne geçmesine izin yok. Günün gizi hem kişiselliğimizde, hem de onun kendi kişiselliğinde.

Siz, saatleri yaşadınız. Henüz sözcük haline dönüşmemiş, ya da bir sözcük karşılığı oluşmamış durumlar yarattınız.Tanığınızım.

Aylar ayları açıklıyor.

Saatler saatleri kum saatiyle açıklayabiliyor.

Açıklanmayan tek şey aşk: En büyük sayrılık ve en büyük sağlık.

Günü tam gelmemiş olarak bir yanını gizleyen duygu.

Denetçi anlamaz, tarihçi atlar, terzi bir araya getiremez, sanatçı elden kaçırır.

Kent yıkılıyor.Sokaklar uçtan uca kazılmış.Sesimiz radyasyon içinde. Mühendisler geldiler; kedi resmini bile cetvelle çizerler.Gözlemevinde art arda mevsimler sökülür.

Mahşerin ortalık yerinde size rastladık.Elinizi şuramıza koydunuz.

Sürgündük. Göçebeliğin elverişli yanlarını da yitirmiş gibiydik. Yanınızda göçmen olduk. Bir yerleşmişlik duygusu ki, hırkamız yazlık sinemada iliklenir.

Güneş her sabah verilmiş bir söz gibi doğuyordu.

Gerçek neydi biliyor musunuz: Her şey.

Yüz yıl sonra bugün yaşayan hiçbir anne, hiçbir sevgili, hiçbir bebek, hiçbir bıldırcın, hiçbir balina, hiçbir örümcek, hiçbir aslan, hiçbir ceylan, hiçbir yılan var olmayacak.Ayrı bir kardeşlik kanıtı değil mi bu? Hayat kanıtı. Birbirimizin her yönden çağdaşıyız.

Siz tebeşirle karatahtaya ne güzel yazan.

Kuzular için bir bölüm açmayı da hiç unutmayan.

Saatlerle yaşadınız.Düşlerinizde doğulu bir ressamın elinden çıkmış ağırlıksız yapraklar.

Kızböceği de göründü.Gece de uçmaya başlamış.

Bakır kaptan günlük kokusu yayılır.

Geceyle birlikte.

Gece de.

Sen Serpin, sen Nuri, orda burada nasıl dolaştırdınız. Benziyordunuz.Aynı kişi miydiniz?

İki din var: siyah ve beyaz. Gerisi?..

Cemal Süreya